Genel

Türkiye’de Çikolata Tarihi

Anadolu topraklarında çikolata 1693 yılında Avrupa’yı toplu taşıma araçlarıyla gezen bir gezgin olarak ünlenen Gemelli Careri İzmir’e geldi. Türklerin çikolata ile ilk defa tanışmaları bu gezgin sayesindedir. Careri yanında kakao getirmişti. İkram ettiği sıcak çikolatayı içince başı dönen bir dostu, Careri’yi, içki verip kendisini sarhoş etmek ve aklını başından almakla suçlamıştır. Osmanlıda da uzun süre, tıpkı Avrupa’da olduğu gibi, sadece saray ve saraya yakın seçkin kişiler tadını biliyordu kakonun. Nestle 1909’da İstanbul Karaköy’de, çocuk maması, çikolata ve yoğunlaştırılmış süt ithal eden şubesiyle Türkiye’ye girdi. 1927’de İstanbul Feriköy’deki bira fabrikasını çikolata fabrikasına dönüştürürek üretime başladı. Ordu’da 1936’da fındıkçılık yapmak üzere kurulan Sağra’nın ilk çıkolata fabrikası ise 1946’da açıldı. 11 Ağustos 1992’de TSE sütlü, bitter, beyaz ve sade, çeşitli dolgulu olmak üzere çikolata standartlarını belirledi.

Türkiye’de Çikolata Avrupa’da 17. yüzyıldan itibaren asil bir içecek olarak kabul gören çikolata Osmanlı coğrafyasında aynı dönemlerde tanınmamıştır. Çikolata, Osmanlı tatlı sa- natında da benimsenmemiş ve hatta günümüz Türkiye’sinde sadece Avrupai stilde hazırlanan kek, pasta ve bisküvilerde kullanılmıştır. Osmanlı tüketicisi Sanayi Devrimi sonrası Avrupa’da üretilmeye başlanan katı çikolatayla 19. yüzyılın ikinci yarısında tanışmıştır. Çikolata, çikolatalı drajeler ve çikolatalı pasta ve bisküviler, 1850 yıllarından itibaren İstanbul’un Avrupai semti Pera’da açılan alafranga pastahane, şekerci ve restoranlarda satılmaya başlanmıştır. Osmanlı basınında ilk çikolata reklamı, dondurma ve meşrubat reklamlarıyla birlikte Ceride-i Havadis Gazetesi’nde 1849 yıllarından itibaren yayınlanmıştır. 12 Ocak 1855 yılında gazetede yer alan bir reklamda ithal edilen çikolatanın nasıl bir yiyecek olduğu okuyucuya tanıtılmış, sonra besin değeri, kullanım alanları ve faydaları anlatılmıştır. Bu ilanda kullanılan ifadeler çikolatanın Osmanlı tüketicisi için ne kadar yeni bir ürün olduğunu göstermektedir. Çikolatanın ne kadar faydalı ve doyurucu bir gıda olduğunu anlatabilmek için reklamda ilginç benzet- meler yapılmıştır. Bir parça çikolatanın bir tabak kebapta olan vitaminle eşdeğer olduğu 3 ifade edilmiştir. 19. yüzyılın ikinci yarısında Pera semtinde bulunan pastahaneler ve şekerciler Avrupa’nın ünlü başkentlerindekilerle neredeyse eşdeğerdedir. Bu dükkanlarda Fransız pastacılar tarafından üretilen pasta, şekerleme ve ithal çikolata çeşitleri bulmak mümkündür. Aralarında Osmanlı sarayında düzenlenen ziyafetler içinde sipariş alan M. Vallaury’nin şekerci dükkanı çok meşhurdur. 1849 tarihli bir gazete ilanında Vallaury’nin yeni açtığı dükkanında her çeşit şeker, likör, konserve, çikolata ve draje satıldığı belirtilmektedir. Dönemin ünlü pastaneleri arasında Lebon, Markiz İstanbul da uzun süre önemlerini korumuştur.

İthal bir ürün olarak 1850’li yıllarından itibaren İstanbul piyasasında bulunan çikolata, uzun bir süre sınırlı bir müşteri kitlesine hitap etmiştir. İstanbul’da yaşayan yabancılar ve alafranga yaşam biçimlerini takibe hazır minik bir seçkin grubu bu yeni lezzetlerle tanışmıştır. Çikolata, Osmanlı sarayında tüketilen bir gıda olmamıştır. Sadece özel yabancı konuklar için düzenlenen büyük ziyafetlerde tatlı olarak sunulmuştur. 1844 yılından itibaren İstanbul’da basılmaya başlanan Osmanlı yemek kitaplarında da 1882 yılına kadar çikolatalı tariflere rastlanmamaktadır. 1882 yılında ilk baskısı yayınlanan Ev Kadını adlı yemek kitabında çikolata sadece bir tarifte yer almaktadır: çikolatalı akide. Yine aynı dönemde basılan bir başka yemek kitabında (Yeni Yemek Kitabı) çikolata gevreği adlı bir bisküvi tarifinde çikolatanın adı geçmektedir. Cumhuriyet’in ilanından sonra basılan yemek kitaplarında bazı alafranga tatlı tariflerinde çikolata yer almaktadır. Örneğin 1924 yılında basılan Tatlıcıbaşı (Hadiye Fahriye) adlı tatlı kitabında çikolatalı dondurma, çikolatalı krema, çikolatalı akide tarifleri bulunmaktadır.

1909 yılında Nestlé çocuk maması, çikolata ve süt tozu ithal eden şubesiyle Karaköy’de açılır. Türkiye’de çikolata üretimi 1924 yılında Elite Çikolata, Meyveli Şeker ve Karamela Fabrikası ile başlar. Daha sonra 1927 yılında Nestlé de Feriköy’de bira fabrikasını çikolata fabrikasına dönüştürerek üretime başlar. Nestlé 1933’te Damak ile ilk fıstıklı çikolatayı; 1968’de ilk sürme çikolata Chokellayı üretir. Türkiye’de endüstriyel çikolata üretimi 1970’li yıllarda başlar. Ülkemizde ve batıda kullanılmakta olan çikolata üretim teknolojisinin temeli de 1975’tir. 1975-1980 yılları arasında yaşanan döviz sıkıntısı nedeniyle çikolata üretim kapasiteleri kısıtlı kalmış, bunun sonucu olarak da reklama yatırım yapılmamıştır. Döviz sıkıntısı yaşanan bu dönemde yatırımlara devam edilmiş, yapılan yatırımların çalıştırılması 1980’den sonra hızlanmış, bu tarihten sonra ham madde teminindeki zorluklar da aşılmış, hatta kakao çekirdeğinden gümrük de kaldırılmıştır. Önceleri lüks ürünler kapsamında olan çikolatalı mamuller sektöründe gümrüklerin de 4 sıfırlanmasıyla 1980’den sonra çok hızlı bir gelişme yaşanmıştır. Günümüz Türkiye’sin- de çok çeşitli çikolata ve kakaolu mamüller üretilmektedir. Çikolata bayram

Buy Kamagra UK

, kız isteme gibi özel günlerde lokum, akide şekeri, badem ezmesi hatta baklava gibi geleneksel Osmanlı tatlılarının yerini almaya başlamıştır. Kakao daha çok Batı kültürüyle Türk mut- fağına giren kek, pasta, puding gibi ürünlerde kullanılmaktadır, fakat çikolatalı lokum, çikolatalı baklava gibi Osmanlı-Batı sentezini yansıtan ürünler de son 20 yılda ortaya çıkmıştır. Türk tüketicisi Avrupa da olduğu gibi kakao oranı yüksek bitter çikolatayı değil daha çok şekerli, kakao oranı az, sütlü veya fıstıklı, fındıklı çikolatayı tercih etmektedir. Bunun nedenini kültürel olarak tatlıya olan düşkünlük ve geleneksel Türk tatlı sanatının uzun geçmişinde aramak mümkündür.

Leave a Comment

Your email address will not be published.

You may also like